Hatice Çelik
@haconimo.bsky.social
1.4K followers 1.6K following 430 posts
Marmara Üniversitesi Kimyager Hayvansever
Posts Media Videos Starter Packs
Reposted by Hatice Çelik
İktidara yakın iş insanı Mehmet Cengiz'in Eskişehir'de Tepebaşı ve Mihalgazi’yi etkileyecek altın madeni projesi için 'ÇED olumlu' kararı verildi. Siyanürlü altın madeni projesi için 57 bin ağaç kesilecek.

halktv.com.tr/gundem/cengi...
Cengiz'in Eskişehir'deki siyanürlü altın madenine onay çıktı: Binlerce ağaç kesecek bir ili talan edecek
AYRINTILAR halktv.com.tr'DE
halktv.com.tr
Reposted by Hatice Çelik
• Tek cümleyle gömdü: N'aber kız, yanar döner!
• Kimin yeşil reçete kullandığını neden milyonlar biliyor?
• Kavala'ya vekil görüşü yasak
• Umut hakkından yararlanacak binlerce insan
• Babacan ekonominin başına mı geçiyor?
• Sırrı Süreyya'nın mal varlığı..

MANŞET farkıyla
youtu.be/tlCrZ6YN1BM
Tek cümleyle gömdü: N'aber kız, yanar döner..! | Tarık Toros | Manşet | 18 Ekim 2025
YouTube video by TARIK TOROS
youtu.be
🔴İran’da 45 yıllık ,;

⭐️Başörtüsü zorunluluğu

kaldırıldı!.✌️✌️✌️
Reposted by Hatice Çelik
Reform adı altında bütün belediyelere kurumsal vesayet

Erdoğan’ın duyurduğu yeni yerel yönetimler reformu, belediyeleri merkezi iktidara bağlayarak fiili bir vesayet dönemi başlatma ve kayyım sistemini… https://www.evrensel...
Reform adı altında bütün belediyelere kurumsal vesayet
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yasama döneminde dile getirdiği ve yeni yasama yılı açılışında “Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları devreye sokarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz” sözleriyle yerel yönetimler reformunu yine gündeme getirdi.AKP Milletvekili Hüseyin Yayman, CHP’li belediyelerin kamu kaynaklarını kendi kasalarına, yerel siyaseti çıkar çevrelerine devrettiğini belirterek, “Milletin emanetini hizmete dönüştürmek yerine ranta tahvil eden bu zihniyetin Türkiye’de kök salmasına izin veremeyiz.” dedi.Kamuoyunda “İmamoğlu yasası” olarak da anılan reformu, TGRT’den Fatih Atik ise “Belediye başkanlığı çok popüler oldu, bu da suistimalleri getiriyor. Siyaseti doğrudan etkiliyorlar, cumhurbaşkanlığına oynuyorlar. Erdoğan bu noktaya parmak basıyor” sözleriyle savundu. Erdoğan, belediye başkanlığı döneminden itibaren yerel yönetimlerin siyasetteki ağırlığını en iyi kavrayan; bu alanı iktidar için kadro, seçmen tabanı ve yandaş sermaye örgütlenmesiyle en etkili biçimde kullanan ve seçimle belediyeleri kaybetse de her yönteme baş vurarak kullanmaktan asla vazgeçmeyendir. Belediye başkanlığından başbakanlığa oradan cumhurbaşkanlığı ve başkanlık rejimine geçen ülkedeki tek örnek Erdoğan’dır aslında. AKP’nin belediyelerde bitmeyen reform düşkünlüğü AKP iktidara geldiği günden bu yana belediyelerle ilgili defalarca kanun ve mevzuat değişiklikleri yaptı. “Verimlilik, mali disiplin, modernizasyon, denetim, yolsuzlukla mücadele” söylemleriyle süslenen ve reform denilen bu değişikliklerin özünde halkın belediye hizmetlerinden kopuşu, sınırlı yerel demokrasinin ortadan kaldırılması, belediyelerde örgütlü işçi ve memur sendikalarının örgütlülüğünün tasfiyesi, kent sermayesinin önünün açılması ve belediyelerin merkezi iktidara bağlanması vardır. 2002’den 2025’e belediyelerin toplam gelirinde merkezi iradeye bağımlılık yüzde 38’den yüzde 60’a çıkarılırken, öz gelir oranı yüzde 62’den yüzde 40’a düştü. Belediyelerin yatırımları ve sosyal harcamaları göreli olarak gerilerken, kentsel dönüşüm rant oranı yüzde 30’dan yüzde 55’e, sermaye lehine 25 puan arttırılmıştır. 2000’li yıllarda işçiler arasında kadrolu güvenceli istihdam yüzde 83’lerde iken günümüzde yüzde 8’e kadar düşmüştür. Belediye memurlarının toplam istihdama oranı ise artık yüzde 16 ya kadar sıkışmıştır. Geri kalan çoğunluk ise eşit işe eşit ücret alamayan, asgari ücret düzeyinde çalıştırılan şirket işçileridir. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, özellikle büyükşehirleri kaybetmesiyle halk desteğini yitirdiği tartışılan AKP iktidarının; terörle iltisak ya da yolsuzluk iddialarını gerekçe gösterse dahi kayyım atamaları, siyasal meşruiyetini halk nezdinde tartışmalı hale getirdi. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan ve “19 Mart süreci” olarak anılan dönemde, yüz binlerce yurttaşın katıldığı mitingler düzenlendi. Bu mitinglerde, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmalarına ve tek adam rejiminin kayyım uygulamalarına karşı, üniversitelerden meydanlara kadar uzanan kitlesel bir karşı koyuş yaşandı. Belediyeleri mali, idari ve karar alma süreçleri bakımından merkezi iktidara bağlayan; halkın iradesini yok sayarak kaybettiği belediyelere yıllardır kayyım atayan tek adam rejiminin yeni reformu, artık bir yasayla tüm belediyeleri denetim altına almak arzusundadır. Böylece, kayyım atamaya gerek kalmadan, fiilen bir vesayet dönemi başlatılmak istenmektedir. AKP’nin yerel yönetimler reformlarının 3 dönemi AKP’nin tüm iktidarları boyunca yerel yönetimlere müdahalelerine baktığımızda başlıca 3 dönemden söz edebiliriz. Birinci dönem (2002-2013) kent sermayesi için belediyeleri büyütme dönemi:Bu dönem AKP iktidarının belediyelerde de iktidarda olduğu dönemdir.5216, 5393, 5747, 6360 sayılı Yasalarla özellikle büyükşehir belediyelerinin yetki alanları büyütüldü; çok sayıda köy ve belde kapatıldı, tarım arazileri, otlak ve meralar dahi imara açıldı. Taşeronlaşma, sözleşmeli ve proje bazlı istihdam yaygınlaştı; belediye şirketleriyle geniş rant alanları oluştu. Memur-Sen ve Hak-İş bizzat örgütlenirken belediye çalışanlarına işveren baskıları arttı. TOKİ, KİPTAŞ ve iştiraklerle kentsel dönüşüm, sosyal barınma hakkını değil sermaye yatırımlarını büyüttü. Sosyal yardımlar “sadaka temelli refah” modeliyle AKP için oya tahvil aracı yapıldı. Belediyelerin sınırlı öz geliri yüzde 62’den yüzde 53’e gerilerken, merkezi pay yüzde 38’den yüzde 47’ye yükseldi; yatırım/sosyal oran 1.5’ten 2.5’e çıktı. İkinci dönem (2014-2024) kayyım, denetim, mali kıskaç:Cumhurbaşkanlığı sistemi hazırlıklarıyla birlikte yerel yönetimlere de müdahale arttı; 2016 sonrası kayyım atamaları sistematikleşti. Belediye hizmetlerinin özelleştirilmesi tamamlanarak tamamen yandaş sermayeye devredildi. 2018-2020 yıllarında norm kadro değişiklikleriyle işçi ve memurlar önce havuza alınıp, daha sonra norm kadro fazlası gerekçesiyle başka kurumlara atandı. Esnek çalışma ve güvencesizlik genel çalışma biçimi haline geldi. Belediye emekçilerinin grev ve toplu sözleşme hakları ihlal edildi; düşük ücretlerle çalışmaya zorlanarak aylarca maaş ve toplu sözleşme ödemeleri yapılamaz hale geldi. 2019’da İstanbul ve Ankara’nın muhalefete geçmesiyle belediye meclislerine blokaj, borçlanmaya merkezi yasaklar, müfettiş soruşturmaları arttı; bakanlıkların doğrudan müdahaleleri, icra takipleri yaygınlaştı. Özellikle İBB, “tek adamlık rejimi” ile doğrudan bir çatışma alanı oldu. Hazine onaylarının geciktirilmesi ve İBB Meclisinde AKP-MHP çoğunluğunun kararları bloke etmesi, hizmetleri engelleme boyutuna vardı. İBB’ye yönelik İçişleri Bakanlığı soruşturmaları ve “terör iltisakı” iddiaları, muhalif belediyeleri kriminalize etmek içindi. Bu süreçte merkezi iktidara kaynak bağımlılığı en üst seviyeye çıktı; merkezi payların toplam gelir içindeki oranı yüzde 56’dan yüzde 60’a yükselirken, öz gelir oranı yüzde 44’ten yüzde 40’a geriledi. Sosyal harcamalarda pandemi sürecinde artış olsa da yatırım-sosyal harcama oranı 2.8’den 2.2’ye düşerek, her 1 TL sosyal harcamaya karşılık 2.2 TL yatırım harcaması yapıldığı bir duruma gelindi. Üçüncü dönem (2024 ve sonrası) tek tek kayyımlardan, reformla toplu kayyıma:“Reform” adı altında gündeme getirilen teklif yasalaşırsa, kayyım sistemi kalıcı bir biçimde kurumsallaşmış olacak. Anlaşılan, tek adam yönetimi doğrudan kayyım atamalarının halkın karşı koyuşuna neden olduğunu gördükçe, bu kez reform adı altında hukuki bir kılıf yaratarak aynı anda bütün belediyelere topyekûn kayyım atamanın daha kullanışlı olduğunu fark etmiştir. Halk için vesayet, sermaye için güvence Ortada elbette bir reform var; ancak bu reform halk için değildir. İddia edildiği gibi yolsuzlukları önlemek amacı da taşımıyor. Asıl hedef, kentsel dönüşüm, enerji ve altyapı projeleri adı altında sermaye sınıfına, yönetimi hangi partide olursa olsun, kentleri tek elden ve sınırsızca açmak yanı sıra muhalefetin yerelde güçlenmesini önlemektir.Halkın seçtiği belediye başkanları, bu düzenlemeyle birlikte tek adam yönetiminin taşra teşkilatlarının birer uzantısına dönüştürülmek istenmektedir. Böylece belediye başkanları, sembolik ve yetkisiz devlet memurlarına indirgenmiş olacaktır. Planlanan reform (karşı reform)la; ▪️Belediyelerin bütçe onay süreci merkezi kurumların yetkisine verilecek. ▪️Yatırım projeleri için Hazineden izin zorunluluğu getirilecek. ▪️Belediye şirketlerinin faaliyet alanları sınırlandırılacak. ▪️Belediye meclislerinin kararları üzerinde idari denetim artırılacak. ▪️Sosyal yardımların hangi yurttaşlara yapılacağına merkezi vesayet karar verecekBelediyelerin gelirleri Hazine onayına, yatırımları Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığına, kadro atamaları ise İçişleri Bakanlığının iznine tabi hale gelecek. ▪️Belediyeye personel alımına, toplu sözleşme kazanımlarına bakanlık müdahale edebilecek. Bu reform (karşı reform), belediyeler açısından artık tek tek kayyım atamaya gerek kalmadan kalıcı bir kayyım düzeni demektir. Belediyeler, doğrudan tek adam yönetiminin güdümüne alınan, sadece çöp toplayan, sokak süpüren, çiçek diken, park sulayan, içi boş kurumlara dönüştürülecektir. Bu reform yasalaşırsa seçme ve seçilme hakkı yerel seçimler için tamamen anlamsız hale gelecektir. Tek adam rejimi, yerel seçimleri kazansa da kaybetse de gücünü artırmayı hedeflemektedir. Bir bakanlık memuru kadar bile yetkisi olmayacak bir belediye başkanını seçmenin ne anlamı kalacaktır? Nihayetinde yöneten ve karar veren, yine tek adam yönetimi ile sermaye sınıfı olacaktır. Tek adam yönetiminin kayyım politikalarına karşı verilen mücadele de artık yeni bir aşamaya işaret etmektedir. Mücadele, iş yeri, okul, semt, ilçe ilçe, kent kent büyütülmeden, ikincisi bu mücadeleler birleşmeden halkın iradesini ortadan kaldıran politikalar ve bunların hangi ad altında anılırsa alınsın kılıf düzenlemeleri engellenemez. İstanbul üzerinden inşa edilen tek adam yönetimi Erdoğan iktidarının ilk basamağı, Refah Partisinden aday olarak yüzde 25.19 oy oranıyla sürpriz bir şekilde kazandığı, 27 Mart 1994 - 6 Kasım 1998 arasındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi oldu. İBB bir hizmet kurumu değil; Erdoğan ve iktidarı açısından stratejik bir güç biriktirme alanına dönüştü. İstanbul seçmenine yapılan yardımlar oya tahvil edilirken, taşeron şirketlerden başlayarak yandaş sermaye gruplarını palazlandırmak, belediyede kadrolaşmak, belediye emekçilerinin sendikal örgütlenmelerine müdahale etmek, yandaş sendikaları belediye başkanlığı eliyle örgütlemek, norm kadro uygulamaları, belediye emekçilerinin grev ve tis hakkını kullandırmamak, işçi kıyımı, baskı, sürgün politikaları bu dönemin başlıca uygulamaları oldu. İBB model oldu ve refah partisinin yönetiminde olan tüm belediyeler bütün uygulamalarıyla onu takip etti. “Hizmet siyaseti” ve “dava belediyeciliği” olarak tanımlanan bu döneme ilişkin (1994-1998 dönemi) 1999 yılında 18 dosyadan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açıldı. AKBİL, İGDAŞ, BELMİM, İSTAÇ, İSFALT, İSTON şirketlerinin incelemeye alındığı davada 2.6 trilyon liralık AKBİL kazancının gizlendiği tartışıldı. Kamuoyunda, Erdoğan’ın elde ettiği parayla yeni kuracağı partiye kaynak sağladığı söylentileri o günlerde gündem oldu nisan 1999’da başlayan soruşturma kapsamında 65 kişi gözaltına alındı. Sanıkların çoğunun beraat ettiği davada Erdoğan ve üç milletvekili dokunulmazlıkları bulunduğu gerekçesiyle yargılanmadı. İhanetin bedelini İstanbul halkı ödemeye devam ediyor Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde 4 milyar dolar 50’den fazla köprü, geçit ve çevre yolu için harcandı. Galataport, 3. köprü, 3. havalimanı, Tarlabaşı, Kabataş Martı ve Kanal İstanbul AKP projeleri oldu. “İstanbul’a ihanet ettik” diyen Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde ve 25 yıl süren AKP’li belediye yönetimleri sırasında İstanbul’da binlerce canlının kaybı yaşandı, yüz binlerce insan yerinden edildi, ormanlar tahrip edildi. Tarihi sit alanları üzerinde gökdelenler yükselirken, Kuzey Ormanlarının önemli bir bölümü yok oldu. İstanbul halkı bugün temiz hava ve suya erişimde ciddi zorluklar yaşarken, sel ve afet riski kent yaşamının bir parçası haline geldi. Yerelde güç olmak merkezde güç olmaktır Belediyelerin AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana sürekli gündemde olmasının nedeni elbette halka hizmet için değildir. Hüseyin YAYMAN’ın dediği gibi kamu kaynaklarını milletin emaneti olarak hizmete dönüştürmek de değildir. Böyle olmuş olsaydı binlerce TOKİ projesine, göğü delen şekilsiz gökdelenlere rağmen halk bunca barınma sıkıntısı yaşamaz, ev kiraları ödenemez duruma gelinmez, temiz içme suyuna musluktan ulaşılabilir, altyapı, trafik, ulaşım sorunları yaşanmaz, kreşler, sağlık ocakları, yaşlı bakımevleri, kültür sanat ve spor salonları açılabilirdi. Aksine kentsel dönüşüm, altyapı, ulaşım ve inşaat ihaleleri üzerinden belediyeler aracılığıyla büyük rant alanları oluşturuldu, deprem ve diğer doğal afetlerin halk üzerinde yaratacağı büyük yıkımlar rant için hiçe sayıldı, hâlâ sayılıyor. Görüldüğü üzere, belediyelerin imar planları, kamu arsaları ile ulaşım ve altyapı yatırımları büyük bir kaynak ve rant alanı yaratmaktadır. Bu durum, özellikle büyükşehir belediyelerini sermaye belediyeciliği açısından önemli kılar. Aynı zamanda merkezi iktidar için bu alanlar, siyasi nüfuz ve güç mücadelesinin merkezine dönüşür. Sonuç olarak, yaşanan toplumsal ve siyasal çatışmaların temelinde de bu çıkar ilişkileri yatar.
www.evrensel.net
🔴İyi hafta sonları🌹🍁🍂

⭐️Kutsal Cuma⭐️✌️
⭐️İyi haftalar !.🍂🍁🍂
🔴Hayat toz pembe !.💔
🔴Dünyanın en iyi

🔴500 üniversitesi listesine,;

🔴Türkiye'den 4 üniversite girdi.

⭐️• Koç

⭐️• ODTÜ

⭐️• Sabancı

⭐️• Boğaziçi
🔴””10 EKİM”” i UNUTMA‼️
🔴Neden bu durumdayız!.
🔴Küçük Çiftlik Park

✌️✌️“” Kum gibi “”✌️✌️
🔴5 Ekim 2025

🔴Mezunlar Günü

🔴40. Yıl ,;

🔴Boğaziçi Üniversitesi

#BumedOfficial
🔴Kutlu,mutlu olsun!.🙏👏👍🌹
İyi pazarlar!.🍂🍁🍂

“” Sefer Selvi “”
🔴Hiççç !.Yaniii !.‼️
🔴 4 Ekim ,; 🔴

🔴Hayvanları Koruma Günü

#CanDostlarımız
Reposted by Hatice Çelik
📢 SİYASETE ÇAĞRI
🟥 Anayasanın üstünlüğünü tanımaya,
🟥 Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uymaya,
🟥 Yeni bir Seçim ve Partiler Yasası yapmaya,
🟥 Siyasi Ahlak Yasası çıkarmaya,
🟥 2017 Anayasa değişikliklerini kaldırmaya...
➡️ demokrasiplatformu.org.tr
Hadi İyi geceler!.🍂🍁🍂

‼️‼️Bu arada,;‼️

🔴Bakalımm,;

🔴”Amerikan gazı “”

“En çok kimi ısıtacak!.”
Geceye gelsin!.🍂🍁🍂
🍂🍁Ekim gelmiş !.🍁🍂