Murat Seyit Öztürk
@ozt1960.bsky.social
140 followers
64 following
1K posts
Posts
Media
Videos
Starter Packs
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
"Biz 3 kişilik bir aileyiz.Babamdan kalan 14 binTL bir maaş ve benim kazandığım 22 bin104 TL dışında başka bir gelirimiz yok.Ağabeyim engelli olduğu için maalesef çalışamıyor. Evimizin kirası 7 bin 500TL.Zorunlu ödemeler vb.derken ayın sonunu getirmekte zorlanıyoruz diyemiyorum çünkü getiremiyoruz."
‘Bu düzen bizden hayal kurabilmeyi çaldı’
“Eskişehirli temizlik işçisi, “Et, meyve, tatil hayal oldu. Fırından ekmek bile alamıyoruz. Biz fakir değil, fas fakiriz” dedi.
Eskişehir Şehir Hastanesinden bir temizlik… https://www.evrensel...
“Eskişehirli temizlik işçisi, “Et, meyve, tatil hayal oldu. Fırından ekmek bile alamıyoruz. Biz fakir değil, fas fakiriz” dedi.
Eskişehir Şehir Hastanesinden bir temizlik… https://www.evrensel...
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
‘Bu düzen bizden hayal kurabilmeyi çaldı’
“Eskişehirli temizlik işçisi, “Et, meyve, tatil hayal oldu. Fırından ekmek bile alamıyoruz. Biz fakir değil, fas fakiriz” dedi.
Eskişehir Şehir Hastanesinden bir temizlik… https://www.evrensel...
“Eskişehirli temizlik işçisi, “Et, meyve, tatil hayal oldu. Fırından ekmek bile alamıyoruz. Biz fakir değil, fas fakiriz” dedi.
Eskişehir Şehir Hastanesinden bir temizlik… https://www.evrensel...
‘Bu düzen bizden hayal kurabilmeyi çaldı’
Merhaba Evrensel gazetesi okurları. Ben Eskişehir Şehir Hastanesinde Euro Clean isimli şirkete bağlı olarak çalışan bir temizlik işçisiyim. Asgari ücret görüşmeleri yaklaşırken, asgari ücretli bir işçinin yaşam koşullarının nasıl olduğunu yazmak istedim. Öncelikle şunu söylemeliyim günümüzde asgari ücretin 22 bin 104 TL olması bizler için hiçbir şey ifade etmiyor. Biz 3 kişilik bir aileyiz. Babamdan kalan 14 bin TL bir maaş ve benim kazandığım 22 bin 104 TL dışında başka bir gelirimiz yok. Ağabeyim engelli olduğu için maalesef çalışamıyor. Evimizin kirası 7 bin 500 TL. Zorunlu ödemeler vb. derken ayın sonunu getirmekte zorlanıyoruz diyemiyorum çünkü getiremiyoruz. Şu an evli değilim. Evlilik hayali kuramıyorum. Çünkü geçinemiyorum. Yapabildiğimiz aktiviteler oldukça sınırlı. Haftada bir gün arkadaşlarla çarşıda buluşup kahve içmek.
İnanın onun dışında hiçbir şey yapamıyorum. Zira param yetmiyor. Koskoca yaz mevsiminde bir kere pikniğe gidebildik. Onda da sadece tavuk kelebek alabildik. Deniz tatilinin hayalini bile kuramıyoruz. Markete gittiğimizde etiketine bakmadan ürün alamıyorum. Makarna bile alsak önce ne kadar olduğuna bakıyorum. Gönül rahatlığı içerisinde bir market alışverişi hiç yapamadım dersem yeridir. Markasına, kalitesine göre bir alışveriş değil en ucuz, en karın doyurucu ürünler neler onları seçiyorum. Evli, sağlıklı, huzurlu bir hayatın hayalini dahi kuramıyorum. Şu an 27 yaşında olmama rağmen içinde yaşadığımız bu sistem benim hayallerimi çaldı. Son birkaç yıldır fırından sıcak ekmek almayı da bıraktık. Her gün nereden kısabiliriz diye düşündüğümüz için, fırından ekmek almak yerine halk ekmekten almaya başladık. Fırından ekmek alamıyorsak, marketten en ucuz ürünleri alabiliyorsak, ayın bir günü ailemizle dışarıda bir yemek bile yiyemiyorsak, üstümüzdeki kıyafeti en az 5 yıl giyiyorsak biz fakir bile değiliz diyorum. Biz fas fakiriz.
Ekonominin bu kadar kötü olması insanların psikolojisini de bozuyor. Yaptığımız işi sadece karın tokluğuna yapıyoruz. İş yerinin yemeğinde meyve çıkınca eve götüren işçileriz. Pazarı akşam pazarı yaparız, kombiyi 40 derecenin üzerine çıkaramayız. Buna rağmen her ay doğal gaz faturası 4 bin TL’den aşağı gelmiyor. Sigarayı tekel markası olarak değil, en ucuz tütünü içiyoruz. Çalışıyoruz, emek veriyoruz, hastanenin ayakta kalmasını bizler sağlıyoruz, hizmet veriyoruz ancak toplum içerisinde en düşük kalitede biz asgari ücretliler yaşıyoruz. Herhalde bizler bu ülkenin öz evlatları değiliz. Bu düzen değişmediği sürece nice gençlerin hayatı solacak. Nice gençler hayallerini gerçekleştirmeden sönüp gidecek ya da daha kötü bir hayatın içine girecekler. Ya bir olacağız bu düzeni değiştireceğiz ya da hep beraber yok olacağız.
Asgari ücretle geçinmeye çalışan işçiler olarak temel tüketim maddelerini satın almakta çok zorlanıyoruz. Gidebildiğimiz marketler üç harfli olanlar. Temel ihtiyaçlarımızdan olan sıvı yağ, zeytin, peynir, yumurta gibi ürünleri alınca başka paramız kalmıyor. Tarım ve hayvancılık ülkesiyiz deniliyor ancak bu ürünleri satın alamıyoruz. Aylık bir market gideri en az 5 bin TL, bundan birkaç sene öncesine kadar 5 bin TL iki aylık kira ücretimizdi. Gerçekten ücretlerin uçukluğu bana şaka gibi geliyor. En son ne zaman kasaptan kırmızı et aldığımı hatırlamıyorum. Kırmızı et satın almak lüks değil, lüksün de ötesi. 1 kilo kıymanın, 1 kilo kuşbaşı etin fiyatları ortada. Biz nasıl satın alalım, biz nasıl yiyelim. Kırmızı eti gördüğümüz tek yer ya iş yerinde birkaç parça bir yemeğin içinde ya da Kurban Bayramı’nda eş dost getirirse. Bunların dışında kırmızı et yeme ihtimalimiz yok. Eti de bir kenara bırakalım, meyve ve sebze alabiliyor muyuz ki? Aldığımız bir çuval patates ve tüm kış ayını bu bir çuval patates ile geçireceğiz. Meyveyi iş yerinde çıkarsa yiyoruz ya da evimize götürüyoruz. Pazarda elmanın kilosu olmuş 70-80 TL, domates 50-60 TL, salatalık 50-60 TL nasıl alabiliriz? Birkaç sene öncesine kadar bir kilo elma parasına pazar ihtiyacımızı görürdük. Ancak bugünkü koşullarda her hafta pazar alışıverişi yapabilmek mümkün olmuyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu kısa bir süre içerisinde toplanacak. Burada asgari ücretle çalışan işçinin hakkını savunacak bir tane temsilci yok. Bir sene boyunca umut dolu gözlerle bekliyoruz. Asgari ücret biraz daha yaşanılır bir seviyeye yükselir mi diye. Ancak her sene de büyük bir hüsran yaşıyoruz. Asgari ücrete ek zam yapılması büyük bir ihtiyaçken yapılmaması devletin işçisini düşünmediğinin bir göstergesi. Asgari ücretli işçilerin yaşam ve çalışma koşulları devlerin umurunda değil. Bunu tüm işçilerin görmesi lazım. Bu komisyonda işverenlerle devlet el ele verip işçinin canına okuyorlar. Hem devler erkanı hem de işverenler ayda milyonlar kazanırken biz işçilerin evine et girmiyor. Bir de biz onlardan dünyaları istemiyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz. İnsanca yaşanacak bir ücret istiyoruz. Emeğimizin alın terimizin karşılığını istiyoruz. Açlık sınırının altında bir asgari ücretle geçinmeye çalışmak, hayata bu zor şartlarda tutunmaya çalışmak istemiyoruz. Ayrıca sendikaların komisyon görüşmelerine katılamamalarını, sessiz kalmalarını anlamsız buluyorum. İşçilerin temsilcileri olarak ortaya çıkanlar bu sıfatın hakkını vermeliler diye düşünüyorum. Sendikalarda biz asgari ücretlinin halini görmeli ve bu duruma uygun düşecek bir mücadele ortaya koymalı.
İnsanca bir yaşam için biz işçilerin ilk olarak hedefe koyması gereken şey hükümetin değişimidir. 20 yıldan fazla iktidardalar ve ekonomiyi yönetirken her zaman kendilerinin ve yandaşlarının ceplerini düşündüler. Yani çalışmasak emek vermesek yaşadığımız bu koşulları anlardım. Fakat bütün gün çalışıyoruz, yeri geliyor fazla mesailere kalıyoruz, ek işlere gidiyoruz. Tüm bu çalışma temposuna rağmen geçinememek, her ay ayın sonunun nasıl geleceğini hesap edebilmek insanın ağrına gidiyor. 80 milyonun çalıştığı, her gün ürettiği bir ülkede işçiler geçinemez durumduysa bu durumun tek sorumlusu hükümettir. O nedenle eğer seçimler olursa artık bu Cumhur İttifakına işçiler asla ve asla oy vermemelidir.
Son olarak şirketin ve müdürlerin sendikadan nasıl korktuğuna ve işçilerin birlik olduğunda nasıl çaresiz kaldıklarına değinmek istiyorum. Uzun bir zamandır bu çalışma koşullarında ve ücretlerden bunaldığımız için sendikalı olmak istiyorduk ve hâlâ istiyoruz. Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası iş yerimizde bir faaliyet sürdürmek istiyordu. Ancak müdürler anayasal bir hak olan sendikalı çalışma hakkımızı elimizden almak için her türlü girişimi yapmaktan çekinmiyor. İşçi duraklarına gelen sendikacılarla buluşmayalım diye ikide bir durak yerlerini değiştiriyorlar. Sendikacılarla işçiler arasına güvenlik sokuyorlar. Sanki biz işçilerin iradesi, fikri neyin iyi neyin kötü olduğunu anlayayacak düzeyde değiliz gibi davranıyorlar. Tabii bu durum da tepki çekiyor. Asgari değil insanca bir yaşam istiyorsak biz işçiler de yan yana gelmeli ve hakkımızı aramalıyız.
www.evrensel.net
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk