İnsanda başkalarının hoşuna gitme gereksinimi kadar baskın bir şey mi gerçekten, sevgi gereksinimiyle insanlardan yakınlık göremeyince bir köpeğin okşamalarının aranması gibi geçimli olma içgüdüsü nereden gelirse gelsin alkış mı bekler?
Bak yağmur yağıyor yine, Üstelik gri.. Bu aralar yağmurların rengi hep gri.. Sen; yağmur ve bir bardak demli çay Birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz… Sen çayı çok seversin Olric, Yağmuru da ben. Sensiz çay ısıtmıyor içimi Olric Oğuz Atay
Kurdun, kuşun, ezilenin gazetecisi Hakan Tosun, gerçeği anlattığı için susturuldu. Bir fotoğraf makinesi, bir ses, bir vicdan daha karartıldı. Adaletin sesi, sokakta vuruldu. Gerçeği yazan değil, gerçeği gizleyen korunuyor bu düzende. Bir gazeteci öldürüldü.
İşte kan tutmuş korsanlar, Haramla beslenmiş azgın, Düzmece peygamberler Ve cüceleri Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı, İşte bir kez daha Bu can bendeyken, Delin, divânenim işte Uuuuy gelin... Ahmed Arif
Millet birbirine sarılmayı unuttu, birbirinin gözünün içine muhabbetle bakmayı ,birbirlerine sevgi duymayı ,saygı duymayı .İnsanlar insan olmayı unuttu.
Yağmur yağıyor Ömür hanım... gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... ... Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından? ~Şükrü Erbaş~
Günün birinde insanın üstündeki en büyük lanet olan hafıza dile gelince, silah cinayeti, fotoğraf intiharı, ayna gölgeyi, ölüm karanlığı ve kalem kaderi anlatmaya koyulur. Sırtımdaki Ölüler Yavuz Ekinci
Büyü de baban sana büyü de Bitmez işsizlikler açlıklar alacak Büyü de büyü de baban sana Baskılar işkenceler alacak Kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak Büyü de Büyüyüp onyedine geldiğinde Büyü de baban sana İdamlar alacak