Necati Hakan Özdemir
banner
mirhakan.bsky.social
Necati Hakan Özdemir
@mirhakan.bsky.social
14 followers 8 following 12 posts
vincit qui se vincit
Posts Media Videos Starter Packs
Gözlerini ekrana sabitleyen bir genç,
kitap sayfasını çevirirken çıkan sesi unutuyor.
Parmakları yazıyor, aklı başka yerde.
Bir bildirim düşüyor:
Dünyanın en büyük yalnızlığı,
herkesin birbirine bu kadar yakın göründüğü yerden sızıyor.
Yürüyen insanlar,
bir yere gitmiyor sadece bir şeyden kaçıyor.
Adımlar kararlı değil,
yorgun.
Kimse toprağa basmıyor artık,
çünkü herkes bir şekilde yerini kaybetmiş.

Şehir, insanı değil
insan birbirini ezerek ilerliyor.
Zaman kötüdür çünkü insanı yavaş yavaş ikna eder.
Yanlışa, suskunluğa, alışmaya.
Eskiden yanlışlar acıtırdı
şimdi sadece geçip gidiyor.
İnsan, zamanla iyileşmez
sadece unutmakla yetinmeyi öğrenir.
Yozlaşma, yalnızca değerlerin çürümesi değildir;
değersizliğe alışmanın normalleşmesidir.
İnsan bir gün yanlış yapmaz
her gün biraz daha susarak yanlışta ustalaşır.
Ve sonunda hakikat değil,
işimize gelen kalır elimizde.
İnsan sandığa gitmeden önce,
kendi içinden geçmelidir.
Çünkü asıl seçim,
hangi renge oy verdiğin değil,
hangi karanlıkta sustuğundur.
Ve bu ülkede herkes konuşuyor,
ama kimse kendini duymuyor.
İnsan konuşarak anlaşmaz;
konuşarak tükenir.
Çünkü bazı cümleler,
yalnızlığı azaltmaz—
içindeki sessizliği inkâr eder.
Ve insan, en çok o inkârda kaybolur.
İnsan, dünyayı değil,
en çok kendini taşımaktan yorulur.
Çünkü en ağır yük,
başkalarının seni kim zannettiğidir.
Ve bazen bütün ömrün,
sana ait olmayan bir sureti kırmakla geçer.
Yaşamak bazen yaşadığını ispat etmeye çalışmaktır.
İnsan kendini kanıtlamak için yaşar,
var olmak yetmez; kabul edilmek ister.
Ve bu, varlığın külfetidir:
Sadece yaşamak değil, yaşadığını başkalarına göstermeye mecbur olmak.
İnsan bazen haklı olmak istemez.
Yalnızca kendi tarafında olmak ister.
Çünkü haklılık, kalabalıkların kararına bağlıdır.
Ama taraf olmak, yalnızken de dik durmaktır.
Ben haklı değilim.
Ben sadece kendime ihanet etmiyorum.
Hakkaniyet denen şey, sadece doğruyu söylemek değildir;
doğruyu söylemek de bir zaman sonra işine gelmemeye başlar.

Adalet bir yıkıntıdır; geriye kalan ise,
belki de sadece vicdanın kırık bir hatırlatmasıdır.

Hakkaniyet, yerini bulmuş bir kalp için bile çoğu zaman affetmez.
Bize “özgürlük” dediler, bir ekran verdiler.
“Düşün” dediler, ama düşünmeyi gösterenleri susturdular.

Kimse kendini kurtarmıyor, herkes kendi konforunu savunuyor.

Gerçek devrim, bir insanın kendini iğrenç bir gülüşün ortasında tokatlamasıdır.

–Yazmak, kendi tarafını seçmektir.
Bugün olan şeyin adı “yaşam” değil, alıştırma.
Alıştırıyorlar: ölüme, yalana, açlığa, susmaya.
İnsanı susturan şey sansür değil, kanıksamış bir kalptir.

Bize her gün biraz daha az insan olmamız teklif ediliyor.
Ve çoğu, bu teklifi nezaketle kabul ediyor.

–Yazmak kendi tarafını seçmektir
#İlkPost