"Daire bir dönüşüm sembolüdür. Bir devinimdir, kendi formu içinde belirsizdir, hayatın içinde sürekli büyür ve küçülür. Evrendeki hiçbir eğri mutlak bir daire değildir: Daima döngüler söz konusudur. Mısırlılar yalnızca gözbebeğini mutlak daire olarak kabul ederlerdi" (s. 127).
"Devletlerinin azametinin söndüğünü, devlet düzenlerinin başarısız olduğunu, yasalarının yürürlükten kaldırıldığını, bütün dürüst yaşam yollarının kapandığını, medeni tevazunun yitip gittiğini gören yurttaşlar nefretle dolu bir şekilde yaşıyorlardı" (s. 193)
Kendisini büyük bir coşkuyla toplumsal hareketlerin yasalarını öğrenmeye veren bu yeni bilgi dalı, kısa zaman içinde ustalarını yetiştirir: Comte, Saint-Simon, Spencer, Durkheim, Le Play, Pareto, Weber, Tönnies, ve Simmel gibi isimler çağdaş sosyolojinin altyapısını hazırlarlar.
Schopenhauer'ın başyapıtı, hiçbir otoriteye boyun eğmeyen, saf ve tazeleyici dağ rüzgârını taşır. Eser, çağların, geleneklerin, inançların ve akademilerin kalıplarına sığmaz; bu bağımsız felsefi duruşuyla kültür dünyasının her alanında yankısını bulmuştur.
Angora’dan Ankara’ya, kendi içinde uzanan bir yolculuk… Hem zaman hem mekân bakımından başkentin hikâyesi bir bütünlük ve tutarlılık teşkil ediyor. Ankara’nın inşası, imarı ve şehirleşme süreci yüzüncü yılını geride bırakmış bir ülkeye dair çok fazla şey söylüyor.