Gazeteci/Ankara
aylakokuryazar.bsky.social
Gazeteci/Ankara
@aylakokuryazar.bsky.social
550 followers 100 following 410 posts
“Üçüncü yeni”ci, kitapsever, hayvansever
Posts Media Videos Starter Packs
Hakkında o kadar şahane yorumlar okudum ki neredeyse meraktan ölecektim. Tanışalım bakalım Monte Cristo Kontu’yla.
İçinde kitaplık, kedi, köpek olmayan evler ruhsuz bedenler gibi değil mi?
Lolita’yı bitirdim.

Nabokov, romana ilişkin kaleme aldığı yazıda eleştirilere uzun uzadıya yanıt verir ve kurmaca bir metnin işlevini hatırlatır. Benim okuma deneyimimde Lolita, ince bir mizah anlayışına sahip bir yazarın dehasını ve sanatını konuşturduğu bir metin. 👌
Llosa’nın “Yangından sadece bir romanımı kurtarmak zorunda kalsaydım onu kurtarırdım.” dediği
“Katedral’de Sohbet”e kaldığım yerden devam ediyorum.

Yazar zaten Dünya Sonu Savaşı ve Teke Şenliği ile kalbimi fethetmişti. Onlardan daha iyi bir roman olması mümkün mü bilemedim.
Bazı kitapların gerçekten de zamanı varmış. 109. sayfasında okumaya ara verdiğim şu kitabın kalan kısmını 3 yıl sonra neredeyse soluksuz ve hayranlıkla okudum. Eserin özgün konusu ve müthiş finaliyle Marias’la ilişkimiz tazelendi. Roman, sadece “Sonsöz” kısmı için bile okunur. 👌
Ne güzel bir dilek bu. Keyifle okuyun 💜
Sonu çok can yakıcı olsa bile mi? Ben o zaman okuyamıyorum 🙁
Sonunu bildiğiniz kitapları (yine de) okur musunuz?
Ah be Jean Valjean’ım, tam da dediğin gibi:

“Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.”

1724 sayfalık Sefiller yolculuğum maalesef bitti.Javert, Marius, Cosette, Fantine, Enjolras, Gavroche. Hangisi iyidir? Sahi, kötü kimdir? Aç yeğenlerine ekmek çalmanın bedeli bir ömür müdür?
Victor Hugo’nun Sefiller 2’de Paris’in kanalizasyon sistemini anlattığı uzun bölüm muhteşem. Yazar lağım ile felsefedeki kötülük kavramı arasında da benzerlik kurar, “lağım toplumun vicdanıdır, edepsizdir, her şeyi söyler, aynı zamanda öğreticidir, tarih lağımlarda yazılır.” der. 👌
Bugün günlerden “İmamoğlu’nun diplomasına sahte diyen YÖK üyesinin diploması sahte çıkmış”, namıdiğer cuma.
Fransız düşünür Jean-Jacques Rousseau’nun 5 çocuğunu yetimhaneye bırakıp çocuk terbiyesi üzerine kitap yazdığını biraz önce öğrendim. 😕
“FALANCA DURAĞA ŞİMDİ GELİRİZ GÖĞE BAKALIM.”

İyi ki doğdun “İkinci Yeni”nin “yalnız tel cambazı”

#TurgutUyar
Gurur ve Önyargı - Jane Austen
Savaş ve Barış - Lev Tolstoy
Anna Karenina - Lev Tolstoy
1984 - George Orwell
Suç ve Ceza - Fyodor Dostoyevski
Lolita - Vladimir Nabokov
Gülün Adı - Umberto Eco
Dorian Gray'in Portresi - Oscar Wilde
Şeker Portakalı - José Mauro de Vasconcelos
Palto - Nikolay Gogol
Küçük Kadınlar - Louisa May Alcott
Sineklerin Tanrısı - William Golding
Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
Uğultulu Tepeler - Emily Brontë
Romeo ve Juliet - W. Shakespeare
Madame Bovary - G. Flaubert
Jane Eyre - Charlotte Brontë
Moby Dick - Herman Melville
👇
Kitapların resmi geçit yaptığı Gilmore Girls dizisini çok severek izlemiştim. Dizide, Proust’un Kayıp Zamanın İzinde serisinden bile bahsediliyordu. Pazar günü için iyi bir seçenek olabilir. Dizide adı geçen kitaplardan bazıları şöyle:

Büyük Umutlar - Charles Dickens 👇
Birinci fotoğraf Mersin’deki barınaktan. İnsanlığın bu noktaya gelmesine bir izah arıyorum. Çıldırmamak için bir gerekçe bulmak lazım çünkü.

İkinci fotoğrafta ise tek suçu boşanmayı istemek olan bir kadın var. Katili, hakkında uzaklaştırma kararı olan kocası.

Mutlu günler bize!
Virginia Woolf’un eşine yazdığı intihar mektubunu ne zaman okusam,gözyaşlarıma engel olamıyorum:

“Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun…Hayatını mahvetmeye devam edemem. Birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.”

Bence bu duru bir sevgi.
Mario Vargas Llosa’nın bir belgeselin ön gösteriminde herkesin içinde Gabriel Garcia Marquez’e attığı yumruğun sebebini doğrudan tarafların ağzından duymak isterdim.
Ben de öyle düşünüyordum 🥱
Jorge Luis Borges’in “Bence kitap okumak, aşık olmaktan veya seyahat etmekten aşağı kalan bir deneyim değildir.” dediği noktadayım.

Hatta bence seyahat etmekten çok daha konforlu bir yolculuk vadediyor.
Sus Barbatus gerçekten çok iyi. Duman’ın kaleminde doğa bir karaktere dönüşüyor. Diğer karakterlerle aşık atıyor, onlara güç gösterisi yapıyor. Cengiz Aytmatov, Yaşar Kemal geçiyor insanın aklından, ne güzel.

Hem, dağın taşın kar olduğu bir hikayeyi okumak ilaç gibi geliyor.
“Hayat ölümün şerefine yazılmış bir kasideden başka bir şey değildir.”

(Bu cümlesiyle durdurmuştu beni Tanpınar.) Hikayeler kitabında Yaz Yağmuru ile demleneceğim bugün. Hem bir bakarsınız, yağmur yağıverir.

Bugünü Tanpınar günü ilan ettim.
McEwan her kitabıyla beni kendine daha çok hayran ediyor. En çok da seçtiği konulara şaşıyorum. Bu nasıl bir aklın ürünü? Ahlak kavramını öyle olaylarla önümüze getiriyor ki ne kadar ahlaksız olabildiğimiz ihtimaliyle ödümüz kopuyor. Amsterdam’da Düello da bu kitaplardan biri.