KLEO
banner
aborjinkleo.bsky.social
KLEO
@aborjinkleo.bsky.social
210 followers 100 following 180 posts
iyi biriyim hatta çok iyi biriyim bi de kraliçeyim ama bildiğiniz kraliçelere hiç benzemem
Posts Media Videos Starter Packs
Pinned
en zavallı aşağılık yaşam formu insandır,çukur olanı da söylemde şovanist,eylemde etiği,ahlakı olmayan denk getirdiği her canlıyı siken ve sömürendir.
onun için en çok dikkat etmeniz gerekenler şovanistlerdir.
tanrı kulunu yalnızca kendine çağırır,başka efendi tanıma der. lakin kutsal metinler köleliği düzenler,özgürlüğü fısıldar. modern çağda din solsa da insanlık zincirde,ekonomi, ideoloji,tüketim.kusur ilahi mi, insani mi?özgürlük iradenin imtihanı mı?
Çünkü bunlar dogmatik olarak kıskanç,kıskançlık en ilkel duygu ve gelişmeleri mümkün değil
sorun şu ki onların bir hayatı yok olsaydı sizin hayatınızla meşgul olmazlardı
bir gerçek var ki sizin görkemli bir hayatınız var🧿
sağlam bir bedenle,berrak bir zihnin dansındayım;
her gün sporla ruhumu yontarım,beynimin fısıltıları asla susmaz.içimde devrimler çağlar,her bir damla terle özgürlük yeniden doğar,her düşünceyle evrenin sınırları zorlanır.
bi de hapşırdım umarım grip olmam,çorba yapanım yok 😁
enimin öyle keza bende öyle hemde hiç aklının alamayacağı bir ortamda dik durdum bedel ödedim tehdit edildim
ancak bireysel hareketin pek değeri yok
örgütleyemedik örgütlenemedik :/
buna biz izin verdik
haksız mıyım?
tek kıvılcım evreni yutacak, zincirler yıldızların öfkesinde eriyip kaybolacak!
o kıvılcım artık harekete geçmeli.
“a be kaç kişiyiz savunan sevdayı
bizim yüzümüz hiç gülmeyecek mi be”

ünlü düşünür Ata Demirer

kaç kişiyiz sevdayı savunan parmak kaldırsın 😁
iyi ve iyilik diye hiç bir şeyin kalmadığı coğrafyada düşünmek beyhude gibi
Ne dersin Korsan?
şöyle bir şey oldu da :(
hiç akılda yokken şiire zulme evlat özlemine bira açan meczup bir kraliçe
onların hasreti dağlar taşları
gönüller zincire vurulmuş,bitap
bir anne yüreği nasıl dayansın
evladın yokluğu, en ağır harap

ey hayat,söyle, bu ne ağır imtihan
masum canlar mahkum,umutlar yavan
bir dua yükselir şimdi dudaklardan
özgürlük türküsü, evlatlara armağan
aklın kuytusunda bir sızı belirir
evlat özlemi, sessizce içini deler
elinde bira, kederle dolmuş kadeh
yüreğin feryadı göğe yükselir

benim özlemim bir hiçmiş, dedim
gözlerim uzaklara dalıp giderken
suçsuz mahpuslarda yitip giden
evlatların anneleri ağlarken
gidip yatayım yâri küstürmek olmaz,yar hangi uyku reminde onu da bilmiyorum aslında ben hiiiç bi şey bilmiyorum,biraz deli fazla neşeliyim
vay anasını değil vay babasını söylemim annelerin muhteşemliğindendir
ayrıca amq bende yok,götüne koyim cinsiyetsizliği ile tercihimdir:)
Kıyısında ıssız gecenin
Lakin kalabalık düşüncelerin
Ezelden beri sen hep böyleydin
Ozan da değildin
Parlamak değildi derdin
Ama sevmeği ilke edindin
Tanrı şefkat sevmekti senin için
Riyasız dualarında bunu diledin
Ama sen hiç sevilmedin.
akrostiş şiyir yazdım
vay babasını :)
sadece kendine üzülen ve sevinen hiç olmamıştır hamdır. sonsuza kadar hiçlik makamının lezzetini ve huzurunu da bilmeyecekler.
ne büyük kayıp ne büyük boşluk…
geldiiim

kibir, zavallılığın maskesidir; altında aczi gizler. iltifatın ince sanatıyla, sözlerimize bal sürüp yüceltir görünüp alçaltırız. öyle ustalıkla ki, bu tatlı zehri içtiklerini, ancak altı ay sonra aymazlık uyanışıyla fark ederler.

MASKELERİN GÖLGESİ
kitabımdan…
Ve bozkır, sessizce benim kararlılığımı izledi.

KLEO’NUN FİLLERİ
kitabımdan…
dimdik durdum. Evet, yoldaşlarım korkaklıklarıyla beni terk etmişti. Evet, belki bir maşa olmuştum, ama o an karar verdim: Bu fillerle, bu yalnızlıkla, bu öfkeyle, dedemin zulmüne karşı savaşacaktım. Çünkü bir maşa bile, doğru ateşe düşerse, bir ormanı yakabilirdi.
o ateşli nutuklar atanlar, o “zulme karşı omuz omuza” diye haykıranlar, hepsi bir gölge gibi kaybolmuştu. Korkaklar! Onlar, dedemin gölgesinden bile ürkmüş, beni bu meydanda bir maşa gibi yalnız bırakmışlardı.

Timur’un kahkahası bozkırı inletirken, ben, Kleo, fillerimin arasında
Döndüm. Ve işte o an, yüreğim bir kurşun gibi ağırlaştı. Bozkırın ortasında, toz bulutlarının arasında, ne bir yoldaş, ne bir devrimci, ne de bir cesur yürek vardı. Sadece filler… Devasa, sessiz, anlamaz filler, hortumlarını sallayarak duruyorlardı. O sözde devrimciler,
“Arkamda, senin zulmüne yıllardır göğüs germiş, özgürlük için birleşmiş binlerce devrimci yoldaşım var!” dedim. Sesim, bozkırın rüzgârında yankılanırken, içimde bir zafer kıvılcımı parladı.

Timur’un dudaklarında bir kahkaha patladı. “Arkana bak, Kleo,” dedi, sinsi bir sakinlikle
fillerin gövdeleri ufku titretiyor, hortumları gökyüzüne bir meydan okuma gibi uzanıyordu. Her biri, zulmün zincirlerini kırmak için topladığım birer umut sembolüydü. Öfkemle haykırdım:

“Yeter, dede! Yeter bu zulüm! Ya bu filleri geri al, ya da kıran kırana savaşalım!”
Tozlu bozkırın ortasında, güneşin kavurucu öfkesi altında, Timur’un ordusunun gölgesi ufku bir karabasan gibi kaplamıştı. Ben, Kleo, dedemin, yani o acımasız fatih Timur’un öz torunu, yüreğimde biriken isyan ateşiyle karşısına dikildim. Yanımda, devasa
derinliğinde bir çatlak belirir; bu, insan olmanın hem laneti hem de hikmetidir.

RUHUNUZ İBNE
kitabımdan…