Pelin Kesebir
pelinkesebir.bsky.social
Pelin Kesebir
@pelinkesebir.bsky.social
830 followers 77 following 23 posts
Sosyal psikolog
Posts Media Videos Starter Packs
Groucho Marx'ın meşhur sözüdür: "Beni üye olarak kabul edecek bir klübe üye olmayı zaten ben istemezdim." Bu espride, düşük özdeğer hissinin insanı nasıl kendine değer verenlere itimat edememeye ve böylece daha sağlıksız, kötü ilişkilere itebileceğine dair bir içgörü de saklıdır.
Karşısında dikkatli olunması gereken bir insan grubu, "hayırdan anlamayan" insanlardır. Aşırı ısrarcılıkla saygısızlık, had bilmeme, tahakküm kurma/kontrol etme arzusu ve de saldırganlık gibi davranış kalıpları arasında yakın bir ilişki vardır.
Hayatı kabullenmek, "gerçeklik hep benim tercih ve arzularımla örtüşsün; her şey gönlümce gitsin; insanlar tam benim istediğim gibi davransın" gibi insanca, ama gerçekdışı ve de katı bir mükemmeliyetçilik içeren bakış açılarını geride bırakmaktır. Bu kabullenişte mutluluk vardır.
Bir ev için duvar-kolon-kiriş neyse, psikolojimiz için de erdemler aynı şeydir: Bizi ayakta tutar, hayatın zor mevsimlerinden korur ve başkaları için de güvenilir kılarlar. İyilik, dürüstlük, çalışkanlık, ümit, cesaret gibi erdemlerin yokluğunda insanlar da çöker, toplumlar da.
Doğada vakit geçirmek, esenliğimize müthiş faydaları olan bir şey. Doğaya gidemediğimizde doğayı kendimize getirmenin (örneğin doğadan naklen yayınları izleyerek) faydalarını gösteren çalışmalar da mevcut. Bu bağlamda çok sevdiğim, çok keyifli bir site: explore.org/livecams
Bear Cam - live from Brooks Falls in Katmai National Park | Explore.org
Watch LIVE as hundreds of Alaskan Brown Bears descend on a mile-long stretch of the Brooks River to feast on the largest Sockeye Salmon run in the world.
explore.org
İleride cazip bulacağımız değil de şu an cazip bulduğumuz şeyleri yapmayı bir yaşam biçimi kılmak, hayatı kendimiz için gittikçe tatsızlaşan bir yere çevirmenin maalesef ki garantili bir yöntemidir.
Mutluluk, alışkanlıklarımızla ilgili bir şeydir—duygusal, düşünsel ve davranışsal alışkanlıklarımızla. Mutlu insanların hayatlarına hakim olan, kendilerine iyi gelen ve yaşamlarında olumlu dinamikleri harekete geçiren duygu, düşünce ve davranış kalıplarıdır.
"Sahip olmak" ve "sahip olduklarımıza değer vermek" birbirinden farklı şeylerdir. Huzur ve mutluluk, sahip olmaktan ziyade sahip olduklarımıza değer vermekle alakalıdır. Mutlu insanlarda gözlediğimiz kuvvetli kıymet bilme ve şükretme alışkanlıkları tesadüf değildir.
"Zor insan", kendisine istediğimizden çok daha fazla zaman ve enerji ayırmak zorunda kaldığımız insandır. Bunları bizden doğrudan talep etmese bile, zor insanın davranışlarını anlamlandırmaya ve ona nasıl tepki vereceğimizi çözümlemeye çalışmak hep bir zihin ve duygu mesaisidir.
Sevmekte, karşımızdakinin iyiliğini istemek, kötülüğünü istememek vardır. Bu anlamda sevmek, "kıyamamaktır". Bizi sevdiğini söyleyen bir insanın gönlü bize acı vermeye kolayca razı geliyorsa, bu insan söz ve davranışlarıyla bize rahatlıkla "kıyıyorsa", ortadaki sevgi değildir.
Reposted by Pelin Kesebir
"Ümit, özünde seçenek görebilmekle ilgilidir"
@pelinkesebir.bsky.social ile söyleşimiz:
medyascope.tv/2025/04/20/p...
Cesaretimizi, değer verdiğimiz şeylerden alırız. Bu bazılarımız için adalet, özgürlük, insan hakları gibi evrensel değerlerdir; bazılarımız içinse güç, para, mevki gibi şahsi çıkar odaklı "değerler". Dünyayı daha yaşanası kılanlar ve tarihin onurlandırdıkları, ilk gruptan çıkar.
Şimdi emin olmak için baktım bu arada, 2000 yılının yazında girmişim Sözlük'e. 1999 zaten kuruluş yılı, ona yetişememişim 😀
Estağfurullah, sağolun varolun 😊 Ekşi Sözlük'te çok güzel zamanlarım oldu benim de. Ne mutlu ki kesişmiş yollarımız orada 😀 Yazdıklarımı Twitter dışında buraya da koymam için beni teşvik eden @ssg.dev'dir bu arada, ona da buradan yeniden teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Selman Bey 🙏 Ekşi Sözlük’e 1999’da girmiştim sanırım; 26 yıl konusunda haklı olabilirsiniz. Eksik olmayın yakından takibiniz için 😊
Hayatın doğası, bizler işin içine hiç girmesek de çok fazla acı içerir—hastalık, felaket, ölüm gibi... Lakin bir de insan eliyle yaratılmış, aslen "lüzumsuz" acılar vardır. Hepimiz için dileğim, işte bu tür acıların hızla azaldığı, birbirimize dert değil de deva olduğumuz günler.
Hayatın kaosuyla, bilinmezlik ve belirsizlikleriyle bizi en fazla sınadığı dönemler, kendimize makul hedefler koymanın daha da önem kazandığı dönemlerdir. Bu hedefler kontrolümüz altında olmayana değil de olana odaklanmamızı sağlar ve yaşantımıza belli bir düzen duygusu katarlar.
Her zaman, ama en çok da zor zamanlarda ihtiyacımız olan şey, erdemlere sarılmaktır: Ümide, cesarete, dirayete, bilgeliğe, sağduyuya ve en çok da dayanışmaya...
Zaman içinde daha iyiye gitmek istiyorsak iki karakter vasfı mühimdir: Özfarkındalık ve özsorumluluk. Yani kendimize olabildiğince tarafsız bakabilmek ve gördüğümüz olumsuzluklar karşısında—birilerini veya bir şeyleri suçlamak yerine—kendi elimizden geleni yapmayı vazife edinmek.
Mutlu insanlar, kendilerini devamlı birileriyle karşılaştırıp da bu karşılaştırmalardan zihinlerinde maksimum galibiyetle ayrılan insanlar değillerdir. Mutlu insanlar, devamlı kıyas ve yarış ihtiyacı hissetmeyecek denli özgüvenli ve odaklarında kendi hayatları olan insanlardır.
Yaşama sevinci, ümit ve merak... Bu üçü, mutlulukla alakası en kuvvetli şekilde belgelenmiş karakter özelliklerindendir. Kendimize sormakta fayda vardır: Biz, içimizde bu erdemleri beslemek için ne yapabiliriz? Hayatımıza neleri katabilir ve hayatımızdan neleri çıkartabiliriz?
"Özünde iyi"—gerek kendimiz kullanırken, gerek bir başkası için kullanıldığını duyduğumuzda dikkatli olmamız gereken bir ifadedir. Zira bu ifade çoğunlukla iyiliğinden şüphe duyulan ve rahatsız edici davranışları meşru görülmeye ve gösterilmeye çalışılan insanlar için kullanılır.
Romantik ilişkilerde içine düşülebilecek en büyük hatalardan biri, sevginin esas ölçütünün davranışlar olduğunu unutmaktır. "Evet, arada bana kötü ve acımasızca davranıyor olabilir, ama özünde beni seviyor" demek sevgi kavramını yanlış anlamış olmaktır.